WEB3 Nedir?
- Alper Akpeçe
- 23 Oca
- 4 dakikada okunur
Şu ya da bu şekilde hayatımızın vazgeçilmez bir parçası haline gelen internet, klişe bir yaklaşım ile sonsuz olanaklar tanıyan, insalık tarihinin en büyük icadı olarak değerlendiriliyor. İnternet diye tanımlanan şey asıl olarak ağa bağlı olmak demek.

Peki nedir bu ağ? Faydalı mı? Zararlı mı? Bizi nasıl böyle ele geçirdi?
WEB 3 diye söz edilen şeyi kavramak için biraz geriye gitmek ve bu alanda gelişimin basamakları hakkında bilgi sahibi olmak gereklidir.
Başlayalım mı?
Artık yaşamımızın bir çok alanında bilgiye ulaşmak için kullandığımız bu ağ, kavramsal olarak Web; Tim Berners-Lee tarafından 1989 yılında geliştirilen, World-Wide-Web, Türkçe'de "Dünya Çapında Ağ” olarak çevirebildiğimiz, İnsanların internet aracılığıyla bilgiye erişmesini sağlamak. Hiper linkler sayesinde bir belge veya kaynak üzerinden başka bir kaynağa geçiş yapabilmelerini sağlayan araçtır.
1990’lı yıllarda ilk kez WEB1 olarak kullanımımıza sunuldu. Web1 - Statik yani sabit Web olarak da tanımlanan; İnternetin ilk aşamasıdır. Web1, yalnızca bilgi tüketimi için kullanılıyordu. Sayfalar statikti ve kullanıcı etkileşimi yok ya da çok sınırlıydı.
WEB1 hayatımızdaki Ansiklopedi, Gazete, Döküman gibi yazılı fiziksel bilgileri hayatımızdan yavaşça uzaklaştır. Kütüphane kavramını çok daha efektif hale getirerek, fiziksel halden daha kolay ulaşılabilir ve kullanımı zamansal olarak çok daha kısa olmasıyla, önceleri tepki görse de kabul edildi. Dial-Up yavaş bağlantı hızları, sabit telefon hatları ve modemlerle bağlanmak zor da olsa Ağ hayatımıza bir devrim olarak girdi.
Statik web sayfalarını ziyaret edebiliyor ve ilginizi çeken konuları okuyabiliyordunuz. Kişisel profiller oluşturamazdınız ve tüm gezinme deneyiminiz aradığınız bilgiye erişime yönelikti. Başka bir deyişle, internetin bu formunda "kişisel" hiçbir şey yoktu - tamamen bilgiyi tüketmek etrafında dönüyordu.
Web 1.0'ın doğal olarak pek çok bariz dezavantajları vardı. En belirgin olan az önce de belirttiğim gibi -kişiselleştirme eksikliğidir. Ayrıca internet deneyiminin bu versiyonu çok yavaştı ve kullanıcıların bir bilgi almak ya da göndermek için çok sabırlı olmaları gerekiyordu.
2000’li yıllar geldiğinde İnternetin kullanıcı odaklı ikinci aşaması; WEB2, kullanıcıların hem içerik tüketip, hem de içerik üretebildiği, etkileşimli ve sosyal bir platform sundu.
Web2 - Dinamik Web olarak; artık Ağ bağlantısı ile sadece bilgiye ulaşmak değil, bilgiyi değiştirmek, katkıda bulunmak gibi insanların çok sevdikleri bir hale büründü. Çünkü web1 ile hayatımıza giren bir çok bilginin yorumlanmaya, değişik bakış açıları ile gelişmesi gerektiği düşüncesi ve "bu gelişime bende katılabilirim" cazibesi öne çıktı.
Zamanla internet daha popüler hale geldikçe, işlevsellik açısından da genişlemeye başladı. Sosyal medya platformlarının ve veri toplama kanallarının yükselişi, şu anda Web 2.0 olarak adlandırdığımız teknolojinin başlangıcını işaret etti - başka bir deyişle, hepimizin bildiği ve kullandığı internetin şu anki versiyonunu...
WEB2 Google, FAceBook, Tweitter, WhatsApp,…. gibi belli merkezlerde, kullanıcıların kendilerini "Account" olarak kayıt ettirerek, merkezlerin sundukları hizmetlere erişim sağlamaları ve böylece bir çok merkezde bir çok veri kayıt oluşturarak, etkileşime girdikleri bir Ağ haline geldi. Böyle tanımlayınca, ne kadar kokutucu ve karmaşık değil mi? Her yerde kayıt,...
Ve… 2020 sonrasın hayatımıza WEB3 yavaş yavaş girmeye başladı. Bu MERKEZİYETSİZ Ağ olarak tanımlanan, henüz hayatımızı tamamen olmasa da bir bölümüne çoktan girmiş bir aşamayı tarif etmektedir. WEB2 deki her merkezde bir kayıt gerektiren yapıyı tekilleştirerek, tek bir kayıt ile tüm Ağ’da var olmayı sunan bir yapı olarak tariflenebilir.
Blockchain ve kripto (şifre) teknolojisiyle desteklenen merkeziyetsiz internet, Kullanıcı verilerini ve bu verilerinizin mülkiyetini sizin yani kullanıcı bireyin kontrolüne bırakan bir Ağ anlamına gelmektedir. Bu Ağ da herkes biri birine şeffaf olarak görünür, ancak %100 kontrol sizin elinizde.
Web3, daha önce bahsedilen merkezi kurumların hiçbiri tarafından kontrol edilmeyecek bir yapı demektir. Bunun yerine, tamamen merkeziyetsiz olacaktır - yani, alana hakim olacak herhangi bir merkezi şirket ya da markadan yoksun olacaktır. Yani, başkanlar ya da CEO'lar yok!
Biri birini onaylayan, milyarca veri kümesi gibi gözünüzde canlandırın. Daha basitçe anlatmak gerekirse, "Ben Alper Akpeçe Gv’92". Benim 92 yılında okuldan mezun olduğumun kanıtı, ITÜ Yerleşkesinde bulunan Diploma kaydımda kanıtlıdır ve bu WEB2'dir. Ancak Benimle okul'da okuyan 124 kişi, çalıştığım şirketlerdeki 1000 lerce kişi, ağ’da etkileşimde bulunduğum Topluluğun tamamının bu konuda “Evet, 92 Mezunu” demesi ile oluşan kayıt ise WEB3. Böylece onay veren herkesin kendi kayıt defterinde “Alper Akpeçe, Okulumuzun 1992 yılında Güverte Bölümünden mezun olmuştur” kanıtlı bilgisinin yer almasıdır.
Toplulukta bulunan binlerce kişinin her birinde bulunan bu kanıtlı kaydın yok olması için, bu binlerce defterin silinmesi gereklidir. Oysa WEB2 için Merkezi Bilgisayarda Diplomanın Sinmesi ile bu kanıt ortadan kalkmaktadır.
Bu Ağın çalışma sistemine BlockChain teknolojisi; Verinin kayıt edilip şifrelenmesine Kripto Ağı, bu kayıtların oluşturulması kurallarına Otomatik Sözleşme, bu kanıtların doğruluğunun onaylanmasına; Kripto Madenciliği, bu onayın karşılığında sistemden alınan ödülün ismi; Bitcoin olarak adlandırılmıştır.
Bir Devleti güçlü kılan şey Parasıdır. Askerinden, Hukuk sitemine, Kamu idaresinden, günlük hayatına tüm yaşamın idamesi, o topraklarda geçerli para biriminin gücüne dayalıdır. Buradan hareketle WEB3 de aynı şekilde Kripto yani şifrelenmiş veri kümeleri ile birbirine bağlanmış verilerin onaylanması karşılığında, bu verilerin tanımlandığı ağ’da geçerli olan para birimleri üzerinden bir ödüllendirme gerçekleşir. Bu para biriminin adı Coin’dir. Bitcoin, Etheryum, BNB birer coindir.
Peki TOKEN nedir? Diye sorarsanız, İşte bu ağlar üzerinde belli hizmetler vermek üzere yapılandırılmış programların, bulunduğu ağdaki para birimine karşılık ürettiği fişlere de Token denir. Bunu belli bölgeye çay dağıtan bir çay ocağından alınan çay fişi olarak değerlendirebilirsiniz. Çay içebilmek için çaycıdan 200 tl’lik çay fişi alarak, çay fişleri ile o çaycıdan çay içmek işidir. Bu şekilde plastik fişlerle para üretimi ile Alt Coin diye adlandırılan asıl olarak sistemde TOKEN olan tam da bu çay fişleridir.
İşte WEB3 Hayatımıza 2020 yılından sonra bu şekilde girdi. Henüz tamamen kullanımına başlanamadı ve gelişimini halen devam ettirmektedir. Ancak yakın gelecek WEB3 ile devam edecektir. Çünkü verinin gizliliği ve kanıtının merkeziyetsizleşmesi Ağ içerisinde olanlar için kaçınılmaz bir güvenlik mecburiyetidir.
WEB4 ise Akıllı Nesnelerin interneti olarak henüz tasarım aşamasında olan bir hedef projedir. Yapay zeka ile desteklenmiş otonom sistemler, insan- bilgisayar etkileşiminin hayatın devamlılığında etkin olacağı geleceğin Ağ sistemidir. Ancak bu gelecek, WEB3 aşamasının tamamlanmaya yakınsamasıyla şekilenecek orta vadeli bir tasarım projesidir.
Şu anda Web2'den Web3'e geçiş sürecindeyiz. Hâlâ sosyal medya, büyük teknoloji şirketleri ve merkezi platformlar Web2 ağırlıklı olarak kullanılıyor. Ancak Web3'ün getirdiği merkeziyetsizlik, blockchain tabanlı sistemler ve kripto ekonomisi giderek daha fazla benimseniyor.
Sistem içerisinde kalmak ve yaşamın yeni şartlarına uyum için bu teknolojileri anlamak zorundayız. Biz kabul etsek de, kabul etmesek de, yaşamın doğal akışı içerisinde bu teknolojiler hayatımızın bir parçası olarak bizlerce kabul edildi ve bu kabulün sonrasında kendi doğalarında gelişimlerini devam ettirdiler. Biz de bu değişimi anlayarak ve ayak uydurarak Ağ içerisinde kalmaya devam etmekten başka seçeneğimiz bulunmamakta.
Sevgi Ve Saygılarımla,
Alper Akpeçe
Teşekkürler ve selametlerle.