Terminolojik ve Hukuki Gerçekler
- Alper Akpeçe
- 9 Şub
- 3 dakikada okunur
Bu sabah Sn. Saim Oğuzülgen abim beni aradı. 6.Şubat Depremlerini anma ile ilgili paylaştığım göresel hakkında nazik ve yerinde eleştirisini yaptı.
Bu vesile ile 6.Şubat.2023 yılında meydana gelen, çok büyük acılara vesiye olan deprem ile gelen korkunç yıkımı tekrar hatırlatmak, o günü ve takip eden haftalarda, aylarda ve hatta yıllarda bölgede yaşananları ve yaşanmakta olanları unutmamamız gerektiğini tekrar üzerine basarak hatırlatmak isterim.

Konumuza dönersek, Sn. Saim Abim görseli beğendiğini ancak, Türkiye Haritası üzerinde sağ tarafta yazan "TURKEY" yazısının terminolojik olarak yanlış olduğunu söyledi. Telefonu kapattıktan sonra düşündüm ve YDORUHU1909 grubundan bir kez daha gurur duyarak bu yazıyı yazmaya karar verdim.
Bizler işini bilim ile yapan, Hukukun üstünlüğünü kabul etmiş, işimizi kanun, kural, tüzük gibi resmi kararlarla icra eden bir meslek gurubunun üyeleriyiz. Terminolojiye uymak bizim için mutlak bir gereklilik. Bu noktadan hareketle kıymetli Saim Abim de beni arayarak, "TURKEY" değil kardeşim, "TÜRKİYE" şeklinde uyardı. Hatta uyarmakla kalmayarak bana bu konu ile ilgili araştırmasını gönderdi.
Bizler bu entellektüel yaklaşıma dört elle sarılmalı, gençlere bu aktarımı yapmalıyız.
Bu yazının ekine Sn.Saim Oğuz Ülgen abimin araştırmasının tamamını, merak edenler için ekliyorum. Ben de naçizane bilgilendirme amaçlı kısa bir özetle devam etmek istiyorum;
Türk Boğazları ile İlgili Terminolojik İlkeler: Kavramsal ve Hukuki Bir Değerlendirme
Türk Boğazları, coğrafi ve stratejik konumu itibariyle tarih boyunca önemli bir su yolu olmuş, ancak terminolojik ve hukuki tanımlamalar konusunda farklı görüşler ve yanlış kullanımlar ortaya çıkmıştır. Bu makale, Türk Boğazları ile ilgili ulusal ve uluslararası literatürde yapılan terminolojik hataları ve doğru kullanımları ele almaktadır.
Terminolojik ve Hukuki Sorunlar Türk Boğazları, yani İstanbul Boğazı, Marmara Denizi ve Çanakkale Boğazı, Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin iç suyolu statüsündedir. Ancak bazı uluslararası kurum ve yayınlarda, bu su yolunun uluslararası suyolu olarak tanımlanması, hukuki ve siyasi tartışmalara neden olmaktadır.
1936 Montrö Boğazlar Sözleşmesi, Türk Boğazları’nın statüsünü belirlemiş ve Türkiye’nin egemenlik haklarını kabul ettirmiştir. Ancak, uluslararası platformlarda bazı devletlerin Boğazların statüsünü tartışmaya açma çabaları, dikkat edilmesi gereken bir husustur.
Coğrafi Yer Adları ve Standart Kullanım Birleşmiş Milletler’in 1977 yılında Coğrafi Yerlerin İsimlerinin Standardizasyonu Konferansı’nda alınan kararlar uyarınca, coğrafi isimlerin orijinal dilinde kullanılması gerektiği vurgulanmıştır. Buna rağmen, bazı uluslararası belgelerde İstanbul Boğazı için "Bosphorus", Çanakkale Boğazı için "Dardanelles", Türkiye için "Turkey" gibi hatalı terimler kullanılmaya devam etmektedir.
Bu konuda özellikle, uluslararası toplantılarda ve akademik sunumlarda Türk akademisyenlerin de yanlış terminolojiyi kullanması, yabancı devletlerin bu konudaki iddialarını güçlendirmektedir. Türk Boğazları’nın statüsü ve ismi konusunda bilinçlendirme çalışmalarının artırılması önem arz etmektedir.




Türk Boğazları'ndan Geçişlerin Hukuki Boyutu Türk Boğazları, Montrö Sözleşmesi'ne göre "zararsız geçiş" (“innocent passage”) statüsündedir. Ancak, uluslararası bazı kaynaklarda "transit geçiş" (“transit passage”) kavramı kullanılarak bu statü değiştirilmeye çalışmaktadır.
Türkiye Cumhuriyeti'nin 3056 sayılı Türk Boğazları Sözleşmesi ve diğer ulusal yasal düzenlemeleri, Boğazlar'dan geçecek gemilerin "zararsız geçiş"ünü belirleyen kurallarına uyması gerektiğini vurgulamaktadır. Transit geçiş kavramı, ulusal mevzuatımız ve Montrö ile çelişmekte olup, bu yanlış terminolojiön önüne geçilmelidir.
Sonuç ve Öneriler
Türk Boğazları, ulusal suyolu statüsündedir ve uluslararası platformlarda yanlış terminolojilerin düzeltilmesi gerekmektedir.
Türk Boğazları terimi, tüm dillerde orijinal haliyle kullanılmalıdır.
"Transit geçiş" yerine "zararsız geçiş" kullanılmalıdır.
Akademik ve resmi toplantılarda, yanlış terimler yerine doğru terminolojiye özen gösterilmelidir.
Türkiye Cumhuriyeti yetkilileri ve akademisyenler, uluslararası konferanslarda bu konuda daha hassas davranmalıdır.
Bu hususlar, Türk Boğazları'nın hukuki statüsünü korumak ve uluslararası hukukta doğru tanımlamaların yer almasını sağlamak için kritik öneme sahiptir.
Büyüklerimizin yol gösterici ile mevcut hayatın zorluklarının aşılmasında faydalanmak ve geleceğe daha sağlam ilerlemek için her bir değerimize gereken önemi göstermeliyiz.
Sevgi ve Saygılarımla,
Kaptan Alper Akpeçe
9.Şubat.2025 - Doğu Akdeniz Seyir
Comments