30 Ağustos: ZAFER BAYRAMIMIZ KUTLU OLSUN
- Alper Akpeçe
- 30 Ağu 2024
- 2 dakikada okunur
Güncelleme tarihi: 17 Eyl 2024
30 Ağustos 1922, Anadolu topraklarında Samsun’dan İzmir’e uzanan bağımsızlık mücadelesinde altın harflerle yazılmış bir gündür. Büyük Taarruz'un zaferle sonuçlandığı, işgalcilerin Anadolu topraklarından sökülüp atıldığı o şanlı gündür.
Bu büyük zaferin ardında, isimleri tarihin satırlarında yazılmamış, hikayeleri anlatılmamış nice kahramanlar vardır. Onlar, vatan için gözünü kırpmadan canını feda eden, sessiz ama yürekli bu toprakların fedakar insanlarıydı.
Şerife Bacı: Yüreğiyle Savaşan Kadın
Kurtuluş Savaşı’nın en zor günlerinde, cephane taşıyan kağnıların izleri soğuk kış gecelerinde dahi Anadolu’nun yollarında silinmedi. Şerife Bacı, Kastamonu’nun İnebolu ilçesinden cepheye mermi taşırken, çocuklarını ve vatanını koruma içgüdüsüyle hareket eden bir anneydi. Kollarında küçücük bebeği, omuzlarında ise vatanın yükü vardı. Soğuk bir kış günü, kağnısının üzerindeki cephaneyi örtmek için kendi yorganını vermiş, bebeğini soğuktan korumak için ise üzerine kapaklanmıştı. Ertesi sabah, Şerife Bacı'nın cansız bedeni kağnının yanında bulundu; donmuştu ama kağnıdaki cephane sapasağlamdı. Şerife Bacı, vatan için donarken bile görevini unutmamıştı. Onun fedakarlığı, Kurtuluş Savaşı’nın isimsiz ama unutulmaz kahramanlığının simgesiydi.
Mehmet Çavuş: Zeybeklerin Korkusuz Yiğidi
Aydınlı bir zeybek olan Mehmet Çavuş, elinde silahı, kalbinde vatan sevgisiyle dağlarda düşmanla çarpıştı. Kuvayi Milliye’nin bir parçası olarak, işgalci kuvvetlere karşı yürütülen mücadelede yer aldı. Efelerin arasına karışıp, düşmanı her gördüğü yerde pusular kurarak darbe vurdu. Mehmet Çavuş, savaşın en kritik anlarında, düşmanın moralini bozarak ve gerilla savaşıyla işgal kuvvetlerini şaşkına çevirerek büyük bir rol oynadı. Ne bir madalya aldı, ne de adı tarih kitaplarına yazıldı; ancak Mehmet Çavuş, özgürlük meşalesini dağların zirvesinde yakanlardan biriydi.
Halime Çavuş: Asker Kız Kılığına Giren Cesur Kadın
Halime Çavuş, Balıkesir’in Gönen ilçesinden genç bir kadındı. Savaş başladığında cepheye gitmek istedi ancak kadın olduğu için izin verilmedi. Halime pes etmedi; erkek kılığına girerek, Halim adını alarak cepheye katıldı. Kadın olduğunu kimse anlamadı, o bir asker gibi savaştı, yaralandı ama geri dönmedi. Halime Çavuş, Türk kadınının cesaretini, azmini ve fedakarlığını temsil ediyordu. O, bir savaşın sadece erkeklerle değil, vatan aşkıyla dolu kadınlarla da kazanılabileceğini gösterdi.
Daha binlercesiyle bu kahramanlar, tarihin sayfalarında belki de yer bulamayacak ama varlıklarını ve fedakarlıklarını bilmek, isimlerini anmasak ne için kendilerini feda ettiklerini bugün aldığımız nefeste hissetmeliyiz. Onlar, vatan toprağının gerçek sahipleriydi; Onlar bu toprakların sessiz, adsız cefakar yiğitleriydi.
Nefes aldığımız her gün, bu topraklarda yaşamaya devam etmek için, sevdiklerimizin de yaşamasına devam etmesi için, unutmamalıyız, unutturmamalıyız, şahsi menfaatleri bir kenara bırakarak, bir ve beraber olmalıyız. Bunu o sessiz kahramanlara borçluyuz.
BugünÜ, 30 Ağustos’u, coşkuyla kutlamalı, onları da sonsuz hürmet ve saygı ile anmalıyız. Bu isimsiz kahramanlara selamı, Nazım Hikmet Ran’ın dizeleriyle gönderelim:
Davet
```
Dörtnala gelip Uzak Asya’dan
Akdeniz’e bir kısrak başı gibi uzanan
Bu memleket bizim!
Bilekler kan içinde, dişler kenetli, ayaklar çıplak
Ve bir ipek halıya benzeyen bu toprak
Bu cehennem, bu cennet bizim!
Kapansın el kapıları bir daha açılmasın,
Yok edin insanın insana kulluğunu
Bu davet bizim!
Yaşamak bir ağaç gibi tek ve hür
Ve bir orman gibi kardeşçesine
Bu hasret bizim!
```
İsimleri duyulmamış kahramanların fedakarlıklarını yüreğinde hisseden herkese, bu davet sizindir. Vatan toprakları sizindir, Bu zafer sizindir. Bu toprakların her bir karışını alın teriyle, kanıyla sulayan sessiz kahramanlarımızı, Minnetle anıyoruz, unutmayacağız, unutturmayacağız.

Comments